NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
نَصْرُ بْنُ
عَاصِمٍ
الْأَنْطَاكِيُّ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى
يَعْنِي
الْقَطَّانَ
عَنْ عَبْدِ
الْحَمِيدِ
بْنِ
جَعْفَرٍ
حَدَّثَنِي
صَالِحُ بْنُ
أَبِي
عَرِيبٍ عَنْ
كَثِيرِ بْنِ
مُرَّةَ عَنْ
عَوْفِ بْنِ
مَالِكٍ
قَالَ دَخَلَ عَلَيْنَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْمَسْجِدَ
وَبِيَدِهِ
عَصَا وَقَدْ
عَلَّقَ
رَجُلٌ قَنَا حَشَفًا
فَطَعَنَ
بِالْعَصَا
فِي ذَلِكَ الْقِنْوِ
وَقَالَ لَوْ
شَاءَ رَبُّ
هَذِهِ الصَّدَقَةِ
تَصَدَّقَ
بِأَطْيَبَ
مِنْهَا
وَقَالَ
إِنَّ رَبَّ
هَذِهِ
الصَّدَقَةِ
يَأْكُلُ
الْحَشَفَ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
Avf b. Mâlik'ten;
demiştir ki:
Resûlullah (s.a.v.)
elinde bir asâ ile yanımıza mescide girdi. Bizden bir adam (zekât olarak
getirdiği) âdi bir kuru hurma salkımı asmıştı. Resûlullah (s.a.v.) asâ ile
hurma salkımını dürttü ve şöyle buyurdu:
''Bu zekâtın sahibi
dileseydi, bundan iyisini zekât olarak verebilirdi. Bu zekâtın sahibi kıyamet
günü âdi kuru hurma yiyecektir.”
İzah:
Nesaî, zekât; İbn Mâce,
zekât
Kına, hurma salkımı
anlamına gelmekte ve "kana, kmv,
kunv." şeklinde de ifade edilmektedir.
"Haşef" ise âdi-bozuk kuru hurmadır.
İbn Mâce'nin el-Berâ b.
Âzib'ten rivayet ettiği bir hadiste57 Mescid-i Nebevî'nin içindeki iki direk
arasına gerilen bir ipe zekât hurma salkımları asıldığı ve fakirlerin onlardan yediği
bildirilmektedir. îşte böyle zekât olarak getirilip asılan hurma salkımlarının
âdi-bozuk olduğunu gören Resûlullah (s.a) normal hurmadan zekât verebildiği
halde âdi hurmadan zekât veren adama ceza olarak âhiret gününde âdi-bozuk hurma
yedirileceğini bildirmiştir.
Bu hadis, malın âdisini
zekât olarak vermenin caiz olmadığına delâlet etmektedir. Ancak 1567 no'lu
hadisin açıklamasında geçtiği gibi şayet malın hepsi âdi ve kötü ise, ondan
zekât verilebilir.